Mevlana'dan Ruha Dokunan Düşünceler


Söz aydınlanırken…

Yazmak tutkusunun bir diğer durağında kalem, bir diğer yazma sevdasında. Gönlümü tatlandıran, içime tatmadığım ballar akıtıp beni yükselten, her dizede içime huzur salıp beni dingin uykulara yatıran ya da aksine sorgulamalara sürükleyen o…
Dünyanın şiirinin ardındaki destandı onun gördüğü, söylediği. İnsanın içindeki insana ulaşmaktı gayesi. Aşka giden, aşkla bezeli yolda, karşısına çıkan yolculara da anlattı aşkının büyüsünü, yüceliğini, hakikatini…
Mevlana…
İsmi kıtaları aşan bir derya o.
Varlık, oluş, dünya, insan ve daha nice konular hakkında insan olma duyarlılığı ve bilinciyle ile bir felsefe oluşturmuş bir şair, düşünür, mutasavvıf.
Mevlana’dan “ruha dokunan düşünceler” derlemek, içsel bir yolculuğa çıkıp kendimi keşfetme süreciydi benim için. İnsan, varlık, evren kesitleri üzerinde bir bilimsel araştırmaydı adeta bu çalışma. Çünkü her okuduğum cümle benim gözümde hayat buluyor, içimi dolduruyordu. Oturmayan taşlarımı yerine yerleştiriyor, gönlümün belki de hiç görmediği dünyalara kapılarını açıyordu, bir bir…
Mesnevi’yi okurken, kendimi benden önce hayatı tadan âlimlerin yanı başında buldum. Kimi zaman onlarla aynı sofrada oturup tasavvufu konuştum, düşündüm, sustum.
Aşk’ın özünü yaktım içimde, tutuşturdum Rubailerini okurken; aşk oldum.
İtiraf etmek gerekirse, kalemim vasıfsız kaldı bazen onun karşısında. Uzunca süre küstü kalem bana. Böyle olunca da okudum onu sadece, saatlerce, günlerce…
Kendime dönüp de kalemi elime aldığımdaysa ele geçirmişti beni o dil, o ahenk, aşk…
Eserlerine, onun aşkına âşık olup çıktım sonunda!

Mevlana’dan Ruha Dokunan Düşünceler, büyük düşünürün her sözcüğü insan izi eserlerinden derlendi. Zaman zaman aklımı başımdan alan, kimi zaman da gözlerimi açan o eserlerden…
Genç bir bakış açısı ve o genç zihnin Mevlana algılayışı ile, coşkulanmanıza olanak verip sizi göklerde bir sefere çıkaracak, diğer âlemler üzerine düşünürken anahtar olacak bir çalışma oldu elinizdeki kitap.
Kalem yazmaya devam ederken mürekkebin sayfaya bıraktığı izin, aslında benim aynadaki görüntümden hiçbir farkı olmadığını fark ettim. Ama o iz öyle bir iz ki, hem bendendi, hem de benim “inandığım”dan. Zaten kalemin elimdeki raksı da ondandı, mürekkebin sözü de…
İnsanın öncesi, şimdi’si ve sonrasının seyrine hazırsa yürekle göz, sayfalar söylemeye başladı bile aydınlanan bir söz…

“Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasan'ın Rüyası

Aç!