Ne Kolaydı Eskiden

yüksek dozda hayıflanma barındıran bir soru cümlesi.
aslında üç noktalı bolca, lakin sevilmiyor kendileri.

şu an'ın içinden dönüp de geriye baktığında bazen insan, debelenmelerinin eskiden ne kadar çabucak başından savrulduğunu görüyor ya, işte deli oluyor o zaman.. neden şimdi geçmiyor böyle hızla, neden takılı kalıyor, yapışıyor üzerime her şey diyor, susuyor ardından da gözyaşları eşliğinde..

hayat bir kuvvet testi uyguluyor üzerinde insanın, durmadan. tam biri geçti, geçiyor derken, bir diğeri geliyor zorlukların. nefeslik molalarda bile yokluyor türlü sıkıntı elinden, dilinden, zihninden insanı. insan durmaksızın yoruluyor, dinlenmeden.

oysa bir tek an içinde hayat. tasası, derdi, hüznü, sevinci onun içinde.
biri düğmeye bastı mı, sonsuz bir aydınlık çünkü arkası, belki karanlık. çoklarının ziyaret ettiği fakat hakkında da tek söz etmediği "yer" o düğmenin arkası..

zaman geçerken üzerinden insanın, hem de eze eze geçerken, durup sadece hayıflanmak düşüyor insana içinden çıkılmaz bir hal alınca yaşamak. bu durumun kendi tercihi olmadığını biliyor ya da yaşadıklarının tamamen yanlış tercihler ürünü olduğunu.. elinin kolunun nasıl bağlı olduğunu biliyor hem de bir o kadar özgür olduğunu.. diyorum ya ama, çıkamıyor işte bazen içinden insan hayatın, hayat içinde kalıyor.

bu zamanlarda ise zaman zaman bir düğme arıyor eli insanın yaşadığı mekanların duvarlarında, şehrinin sokaklarında..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasan'ın Rüyası

Aç!