katil

bana neyin nerede bitip nerede başladığını söyleme bu gece. bu gece kendimi katlediyorum ben. uzak dur.

biriktiriyorum ve büyümüyorum. delik bir kumbaradan farksızım şimdi. sürekli yok'a çıkıyorum var'ım zannettikçe. alıyorum, biriktiriyorum, tüketiyorum. kimseye, kendime bile faydası olmadan.

iki gün önce yolda yürürken dönüp de yanımdakine, "canım.. bakıyorum da yüzlerine yanımdan geçenlerin.. nasıl da kayıplar, nasıl da kayıp ruhlar bunlar! dedim." kendimi görmezden geldim. kendimi yok'a çıkardım yine en var'ım zannettiğim yerden konuşurken. kendimi en çok var ettiğim zamanları düşünürken, başkalarının yitişlerine yetiştim benimkini kaçırıp. izin ver de kendimi bulayım. bulup katledeyim bu gece.

nefret duymam sık sık. pek sık duymam. kimseye karşı; bırak olayları, yaşananları. insana karşı nefret duymam, önce insanlığımdan. gör ama nasıl zorlandığımı. nasıl zorlandığımı ve nasıl nefret ettiğimi sonunda herkesten. arkasından nefret edişlerimden ettiğim nefreti, nefrete bulanışımı, boğuluşumu. aşk ve tutkunun yanında ikamet edenin sahiden de nefret olduğunu nasıl da acımasızca öğrendiğimi gör.

bir yazının üzerine, yanına kıyısına yenisi yazılmıyor; bir hayatın yanına yöresine yenisi nasıl eklenmiyor, bir başka hayatı nasıl yaşamaya başlayamıyorsa insan. şimdi geri dönüp tüm hislerimi yenileriyle takas edemiyorum ben. kimseye gidip de birikmiş nefretimi tüketmez misiniz diyemiyorum, çünkü ağzına kadar dolmuş herkes zaten çoktan! çünkü ağzı dolmuş insanların nefretle, nefret damarlarından sızmış. satamıyorum beni. takas da edemiyorum.

bana nerede başlayıp nerede biteceğini söyleme bu gece. kendimi katlediyorum bir köşede. tanık istemiyorum ya da sanık. herhangi bir muhakeme ya da mahkemeye ihtiyaç duymadan katlime imza atıyorum. uzak dur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasan'ın Rüyası

Aç!