Sadakat'in Romanı


"Herkes ağlayacak bir göğüs istiyordu ama kimse o göğüs olmayı göze alamıyordu."


Uzun zamandan sonra bir kitabı hakkıyla bitirmenin haklı gururunu taşıyorum. Başkadır o lezzet, günler gecelerce zaman ayırıp sanki bir bebeği besler, izler gibi bir kitabı okumak... Sıkça kitabı yücelttiğini, kitabın da seni büyüttüğünü görmek.. İyidir hepsi. Bana en son bu hissi yaşatan, daha önce bir yazar olarak hayatıma uğramamış İnci Aral'ın Sadakat'i. Sen ne yaptın bana?


Önyargılarım var. Genelde vardır. Bu cümle bile önyargılarıma kanıt işte.


Ve ben onlardan dolayı Aral'a daha önce hiç ilişmedim.
Sadakat, ön, yargı, sorgu, sual ne varsa 277 sayfada sildi.

Azra, Ferda'ya meftun. Daha da ötesi aşkın bu, gözlerimle gördüm. Zaman zaman her ikisine de sakin olsanıza dedim, kızdım. Aşkı yaşamaktan çok aşkı yıpratma hazları vardı her ikisinin de. Azra şimdi duysa bu sözümü karşı çıkardı belki ama, yok. O da seviyor tüketmeyi, kendine bile sezdirmeden. Velhasıl, bir aşkın bir kadını dönüştürmesidir bu roman benim gözümde, "yok" gibi görünen yanlarını su yüzüne çıkarması ve bir adamın ne kadar "sadık" olmasıdır yalnızca kendine.


Henüz okuma şansı bulamayan varsa, bu da ona not işte.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasan'ın Rüyası

Aç!